MSN Search

HAYAL EVİME HOŞGELDİNİZ... Şöyle Buyurun... - HALK KÜLTÜRÜ

ANA SAYFA
ZİYARETÇİ DEFTERİ
İLETİŞİM
HOŞGELDİNİZ
EN GÖZDELER
RESİMLER
ŞAŞI BAK ŞAŞIR
ASTROLOJİ
YARDIM KURULUŞU VAKFI KODLARI
EGLENCE :)
OYUNLAR
SANAL TUR
EN GÜZEL ATASÖZLERİ
DEYİMLER
TEKERLEMELER:);)
ÖZLÜ SÖZLER ; )
ATA'MIN RESİMLERİ
RÜYA TABİRLERİ
BİLGİ YARIŞMASI
CANLI TV
MASAJ NEDiR?
İLGİNÇ BİLGİLER
HALK KÜLTÜRÜ
ÜNLÜ KİŞİLER VE BİLGİLER :):)
DEPREM OLUŞUMU
ZEKA TESTİ :)
VERİMLİ DERS ÇALIŞMA YOLLARI NELERDİR?
SPOR DALLARI
EKMEĞİN TARİHÇESİ
ÇORUM İLE İLGİLİ HERŞEY :)
VAR MISIN? YOK MUSUN?
EĞİTİM HABERLERİ
SENDE BİR İY(İLİK) YAP!
TÜRKÇE-İNGİLİZCE SÖZLÜK
DÖVİZ KURLARI VE HAVA DURUMU
GAZETE
SİTE OYUNLARI
****LİNK LİSTESİ****
ÜYELİK
CHAT(ÇET)
GOOGLEYE KAYIT OL!!!!
YABANCI MÜZİK VİDEOLARI
OTO SOV (SÜPER)
SINAV SONUÇLARI
DÜNYA HARİTASI
E-DEVLET LİNKLERİ
GRUP HEPSİ TAKVİMİ
GİZEM'İN HOBİLERİ :)
ANKETİM
UYDU FOTOĞRAFI / HARİTA



 


Geleneksel halk kültürüne yönelik araştırmalar Avrupa’da 18. Yüzyılın sonlarında başlamıştır.  Bizde ise ilk ciddi çalışmalar 20. yüzyılın ürünleridirler. İnsan kaybettiğini arar, önermesinden yola çıkarsak, Avrupalıların halk kültürü araştırmalarına yönelmesinin nedeninin kaybedilenlerin erken (mi!) hissedilmesidir diyebiliriz.

Kentleşme sürecini bizden on yıllarca önce yaşayan Avrupalı araştırmacılar 18. yüzyıldan itibaren köylere dağılmaya, köylülerden, zanaatkârlardan, çobanlardan, köylü ozanlardan şarkılar, bilgiler derlemeye başladılar. Bunun nedeni halk kültürlerinin dünyanın her köşesinde kırsal geleneklerden doğmasıdır.

1800’de, Avrupa’da zanaatkâr ve köylüler genellikle, ulusal bilinçten çok bölgesel bilince sahipti. Araştırmacı Peter Burke, Yeni Çağ Başında Avrupa Halk Kültürü adlı kitabında “ulus” fikrinin 1800’lü yıllarda halkı tanımlamaya çalışan aydınlardan geldiğini ve bu fikri halka empoze ettiklerini söylemektedir; Burke, “Walter Scott, Minstrelsy of the Scottish Border (“İskoç Sınırlarında Ozanlık”) adlı derlemesini, İskoç davranış ve karakterinin “kendine özgü yönlerini” göstermek için yaptığını” söyleyerek, “Geniş bir alanda halk kültürünün keşfi, yabancı bir yönetim altında geleneksel kültürlerini yaşatmak için örgütlü girişimler olarak, ‘ulusalcı’ hareketler içinde yer alıyordu.” saptamasını yapıyor.

Bugünkü Britanya kıtasında eski zanaatkârlar ve köylüler yoktur. Dolayısıyla geleneksel halk kültürü yerini kimilerince “modern” ve “çağdaş” olarak tanımlanan, ancak bilimsel bir tanımlaması olmayan yeni bir kültüre bırakmıştır. Koca adada konuşulan tek resmi dil İngilizcedir.

17 milyon nüfuslu İskoçya’nın güneyinde dağlarda yaşayan 2 milyon Kelt kökenli topluluk 11. yüzyılda terk etmek zorunda kaldıkları Kelt dilini 21. yüzyılda ancak birkaç bin kişiyle taşıyabilmiştir. Oysa 3. yüzyılda yaşadığı sanılan ve Kelt Homeros’u olarak adlandırılan Kelt ozanı Ossian veya Oisean Mac Finn,  şiirlerini ana dilinde yani Keltçede yazmıştı. Şimdi Keltler,  bu büyük şairlerini anlayabilmeleri için şiirlerinin İngilizce çevirilerini okumaları gerekmektedir.

Bugün İskoçya’da yine küçük bir azınlık tarafından Kelt dilinde şarkılar söylenmekte, kaset ve CD’ler çıkarılmakta ve üniversitelerde Kelt dili ile ilgili dersler verilmektedir.

İskoçya ve Keltler, yok edilen bir dilin ve kültürünün bir örneğidir. Eğer bugün birkaç bin kişiyle konuşulan Keltçe günümüze kadar ulaşmasaydı, Keltler belki hiç anılmayacak, tarihin acımasızlığı içinde kaybolan bir safya olarak kalacaktı. Ama buna rağmen gelinen nokta üzücüdür. Çünkü yaşayan bir Kelt Kültürü’nden bahsetmek olanaksızdır. Keltler artık meraklı araştırmacıların ve akademisyenlerin inceleme, araştırma ve eğlence alanıdır.

Bugün hangi etnik grup Keltlerle aynı kaderi paylaşmak ister?

Pontos Kültürü adlı çalışmamda yer alan dil bölümü bugün yaşayan konuşucularının yanında benim de ana dilimdir. Ancak bu dil ne benim ne de diğerlerinin resmi iletişim dili değildir. Bugün Trabzon’da, köylerinde (o da yalnızca yaşlılarca) konuşulmakta olan bu dil ve yarattığı kültürün Keltlerle aynı kaderi paylaşacağı muhtemeldir. Kentlerde yaşayıp da bu dili konuşabilenler bir araya geldiklerinde Rumcayı bir eğlence aracı olarak kullanmaktadırlar. Bu durum Yunanistan’daki Pontoslular için de geçerlidir. Çünkü Pontosça, Yunanistan’da da resmi bir iletişim dili değildir. Buradan şu sonucu çıkarabiliriz; Pontosça, yaşayan diller sınıfından çıkmaktadır. Yani anadilimiz yok olmaktadır.

Anadili ne demektir?

Anadilini ünlü Türk dilbilimci Doğan Kuban şöyle tarif ediyor:  “Anadili başlangıçta anneden ve yakın aile çevresinden, daha sonra da ilişkili bulunulan çevreden öğrenilen, insanın bilinçaltına inen ve bireylerin toplumla en güçlü bağlarını oluşturan dildir. Adından da görüleceği gibi, bu dilin anne’yle ilgisi, küçümsenemeyecek niteliktedir. Normal durumda çocuk, herkesten önce, annesinin ses dizgesini, annesinin konuştuğu dilin ya da lehçenin çeşitli ses özelliklerini kazanır. (Her yönüyle DİL s.81)

Türk Dil Kurumu’nun başuzmanlığını yapan ünlü dil bilimci Agop Dilaçar’a göre “Anadili, onu konuşanın dil bilinci (conscience linguistique) belirttiği gibi, onda, çocukluk çağından başlayarak bir dil duygusu da yaratır. Anadili zevki, genel olarak bilinçaltında bulunan bir duyguya bağlıdır. Kültür felsefesinde, bir toplulukta siyasi varlığın sona ermesinden sonra bile ulusal kültürü sürdüren ve yazarlara göre Diaposon (K. Lamprecht), Kulturseele (o. Spengler), Paideuma (L. Frobenius) vb. şekillerde adlandırılan, topluluğun manevi özüne bağlı mistik bir kuvvetin varlığına inanıldığı gibi, her anadilinde de buna benzer mistik bir kuvvet vardır. (Kaya Türkay, A. Dilaçar s.197)

Bir dil konuşulduğu toplumun tüm özelliklerini taşır;  yani o toplumun tarihi, gelenekleri, davranışları, sanatı, edebiyatı, inançları, konuştuğu dilde saklıdır. Dolayısıyla dil o toplumun sahip olduğu kültürün yaratıcısıdır. Dilbilimciler ellerindeki belgelerden cımbızla çıkarırcasına bir topluma ait somut bilgiler edinebilirler. O nedenle Türk dilbilimcilerin bugüne kadar, Türkiye’de konuşulan ve sahip olduğumuz en eski dillerden biri olduğunu düşündüğüm Trabzon Rumcası ile ilgili her hangi bir çalışma yapmamasını büyük bir kayıp olarak nitelendiriyorum.

Kitabımın içerisinde yer alan dil bölümü tarafımdan yapılan bir tespit çalışmasıdır. Bu çalışmanın bilimsel bir alan çalışmasıyla desteklenmesi ve Türkiye dil gruplarının içerisindeki hakettiği yeri almasının gerekliliğine inanıyorum. Tersi durum, bir dilin yok olmasına göz yummak demektir ki, bu da, bir gün, buna göz yumanların aynı kaderi paylaşmayı şimdiden kabul etmeleri anlamını taşır.

Sonuç olarak şunu söylemek isterim;  Pontos Kültürü bir olgudur ve müthiş bir coğrafyanın tüm insanlığa sunduğu tarihi bir mirastır. Bu kültürü korumaya yönelik çabaların ve araştırmaların bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. Çünkü bilinen nedenlerden dolayı o coğrafyada yaşama tercihi azalmakta, bu kültürün taşıyıcıları azalmakta ve yok olmaktadır. Bu sorun diğer etnik kültürler için de geçerlidir. Bu anlamda Türkiye gibi poliethnic bir ülkede etnik kültürler ve gruplar üzerine yapılacak bilimsel çalışmaların sayılamayacak yararları vardır. Çokkültürlülüğü benimseyen ve onların koruyucusu olan bir Türkiye’nin tarih içerisindeki onurlu yerini alacağına hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır. Ancak bu gelişmenin zaman alacağı, böylesi bir sürecin beraberinde birçok sorun taşıyabileceği malumdur. Çıkabilecek her türlü soruna rağmen aklın ve sağduyunun galip geleceğini umuyorum. Başkaca da bir yol göremiyorum.

 

 

 

HALK KÜLTÜRÜ
 

Uzun bir zamandan sonra tekrar merhaba.. :)

KOMİK OYUNLAR :) **SİTEMİZİ SIKKULLANILANLARA EKLEYİN!**
Sık kullanılanlara ekle

GüNLüK BuRÇ

Günlük Burç

** RADYO **

Bugün 15 ziyaretçi (15 klik) kişi burdaydı!

» LimeWire Basic 4.12.4

» Windows Live Messenger (Türkçe) 8.0.0792

» Winamp Surround Edition 5.25 Full Beta 801

» Ares Lite Edition 1.8.1

» MSN Messenger (Türkçe - Windows 98/ME için) 7.0.0816

» Google Earth 4.0.1693 Beta

» WinRAR (Türkçe) 3.60 Beta 8

» BvT Live TV 2.0

» Avast! 4 Home Edition 4.7.871

» Turing Translator 6.02

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol